25 Ağustos 2010 Çarşamba

Varanasi, Kutsal şehir....


22.Ağustos.2010
Tren’de gelirken sohbet ettiğim bir hintli Varanasi şehri için ‘Varanasi’ de her şey farklı, Varanasi’yi bilmek için onu hissetmek gerekir’ dedi. Gezmek görmekten çok şehri hissetmemi tavsiye etti. Şehre girir girmez ne demek istediğini anladım. Varanasi, kutsal şehir olmasına rağmen şimdiye kadar gördüğüm şehirler arasında en pis olanıydı. Biraz titizseniz oraya buraya dikkat etmeye başlarsanız gördükleriniz sizi çıldırtabilir. Ancak Ganj nehri ve kıyısında yapılan seramonileri gözleriniz ile de değilde hisleriniz ile anlamaya çalışırsanız burada geçirdiğiniz zaman size çok güzel gelecektir.

Planlarıma göre Varanasi’de 2 tam günüm vardı. Ganj nehrini görecek ölü yakma ve Ganj nehri tanrısı Ganga’ya saygı için yapılan Aarti törenlerine katılacak sonra Buda’nın ilk hocalık yaptığı yer olan Sarnath ile bir kaç Temple’ı ziyaret edecektim. Tren Varanasi’ye 3 saat gecikmeli geldiğinden bugün sadece Ganj nehri törenlerine katılıp Ganj nehrinde kayık gezintisi yapmaya karar verdim. Beni tren istasyonundan alan Rikşanın sahibi Monesh ile saat 17:00’de Alka Otel’de buluşmak üzere ayrıldık.

Alka otelin yeri çok merkezi idi. Ganj nehrine bakan büyük bir balkonu vardı. Jaipur’daki Arya otele göre kalitesi braz daha düşüktü. Ancak güvenli bir oteldi. Hatta ödediğim ücreti düşünürsek şikayet edilecek bir durum yoktu.

Varanasi aynı zamanda ipek dokuma atölyeleri ile meşhur bir şehir olduğundan otele geldiğimde Zafer bey’i arayıp nereden uygun fiyata Hint ipeği alabilirim diye sormak istedim. Bugün Zafer bey’in Hindistan’daki son günüydü, bugünden sonra artık tek başımaydım. Birlikte seyahat etmiyorsak ta herhangi bir sorum olduğunda ona telefon ile ona ulaşabilceğimi bilmek bana güç veriyordu. Zafer bey ile Varanasi‘den sonraki durağım olan Haridvar’a gidiş tren biletim hakkında konuşurken birden farkettim ki Haridvar’a giden tren biletini yarın gece 1:55 yerine bu akşama almıştım. Tren gece yarısı kalktığı için tren bilet tarihlerini karıştırmıştım. Bu durumda internetten ertesi güne Haridvar’a gitmek üzere bilet olup olmadığını araştırdım. Maalesef yoktu. Mecburen bu akşam Varanasi’den ayrılacaktım. Ganj nehrini ve törenleri izleyebilecek ancak Saranath’i göremeyecektim. Ne yapalım Buda’nın ilk ders verdği yerde eksik olsun.

Beni trenden alan Rikşalı Monesh’i aradım ve biletimde sorun olduğunu ve beni saat 17:00 yerine 16:30 ada otelden almasını istedim. Monesh beni ilk olarak ipek atölyelerinin olduğu müslüman mahallesine götürdü. Önce ipeğin nasıl dokunduğunu gösterdiler sonra da bir kaç ipek kumaşı gösterdiler. Sevgili bir arkadaşıma söz verdiğim için güzel br ipek kumaş satın aldım. Sonra doğruca Ganj nehrine ölü yakma (puja) ve Aarti törenlerinin yapılacağı yere geldik.

Ganj nehrinin kıyısında bir sürü tekne vardı. Bu teknelere binip Aarti ve Puja törenlerini Ganj nehrinden izleyebiliyordunuz. Biraz bekleyip herhangi bir turist grubuna dahil olmak için bakınmaya başladım. Bu benim rikşalı Monesh’in işine gelmedi. Arkadaşının kayığına binmem konusunda ısrar ediyordu. Arkadaşı ücret olarak 1000 rupee dedi ben de bu ücretin çok fazla olduğunu söyledim. Neyse anlayacağınız gibi sıkı bir pazarlık başladı. Ben 200 rupee dedim, çocuk hayır olmaz 500 ver dedi. Bir şeyin yanlış gittiğini hssetmeye başladım. Ve tekneye binmekten vazgeçtğimi ve yürüyerek izlemeye karar verdiğimi söyledim. Monesh’in suratı biraz değişti ve yürüyerek gidilemeyeceğini söyledi. Hindistana geldiğimden beri ilk defa böyle tatsız bir durum ile karşılaşıyordum. Kendi kendime moralini bozma Sibel dedim. Zafer bey’den telefon ile yönlendirme aldıktan sonra italyan bir turist grubun tekneye bindiklerini farkettim. Onlara katılıp katılmayacağımı sordum. Onlar da kabul ettiler. Bir buçuk saatlik tekne gezisine ne kadar ödedim dersiniz 100 rupee!!!!. Bu da Hindistan’da söylenen ücretlerde hislerimi dikkate almamın doğru olacağını gösterdi. Bazı insanlar size öyle güzel yaklaşıyor ki şüphelendiğiniz için ard fikirli olduğunuzu düşünüyorsunuz ama sonra geçte olsa anya konya ortaya çıkıyor. Mesela Jaipur’dan ayrılırken tren istasyonunda bavulumu taşımak üzere bir porter geldi. Ve ne kadara taşırsın dedim. 200 rupee dedi. Halbuki ben Delhi, Agra’da 50-75 rupee kadar bir ödeme yapmıştım. 75 rupee veririm yoksa olmaz dedim. O da buradaki platform çok uzak 1 km yürüyeceğiz dedi ben de okey tamam 100 rupee dedim. Sonra ne oldu dersiniz. 100 m sonra platforma gelmiştik. 1 usd’nin 46 rupee olduğunu düşünürseniz bahsettiğim ücretin fazla olmadığını anlayacaksınız ama yine de Hindistana gelecekler için bu bilgiyi özellkle yazmak istedim.


Tekne ile Ganj nehrinde ilerlerken ilk önce puja, ölü yakma törenini izledik. Öğrendiğime göre bir ölü 350 kg kadar odun ile 3 saatte yakılabiliyormuş. Sadece kadınların kalça kemikleri, erkeklerin ise göğüs kemikleri yanmıyormuş. Onları da puja töreni sonrasında Ganj nehrine atıyorlarmış. Ölü yakılmadan önce ölünün ailesinden birisi ölünün etrafında 3 defa dolaşıyor ve sonra ölü yakma işlemi başlıyor. Ölü tamamen yakıldıktan külleri Ganj’a atılıyor ve böylece ölen kişi cennete gitmiş oluyor.

Ölü yakma töreninden sonra tekne bizi Ana Ghata Dasswameth’in yakınında bir yere götürdü. Ghat, nehre girişi çıkışı sağlayan merdivenlere verilen isim. En önemli ghat merkezdeki Dasswameth Ghat’ı. Tekne turunu yapacaksanız buradan başlamanızı tavsiye ederim. Benim yaptığım hatayı yapıp Monesh’in arkadaşının olduğu farklı bir ghata gitmeyin. Her Ghat’ın farklı bir hikayesi var. Örneğin Kedar Ghat’a güney hindistanlılar gidiyormuş. Bir hindunun banyo yapma ritüelini gerçekleştirmesi için gideceği 5 Ghattan ilki Assi Ghatıymış.

Tekne gezimiz bittikten sonra italyan gruba teşekkür ederek Aarti törenini izlemek için güzel bir yer ayarlamak üzere onlardan ayrıldım.


Aarti törenleri, yılın 365 günü her akşam güneş batarken Ganj nehri tanrısı Ganga’ya saygılarını sunmak için yapılan bir tören. Tören zil ve çan sesleri ile başlıyor. Hindu aşramında eğitim gören 4 çocuk özel giysileri ile birlikte törenin başlamasını bekliyorlar. Hint müziği eşliğinde ilahiler söylenmeye başlıyor. Tören için gelmiş halkta hep bir ağızdan bu ilahileri söylüyor. Aşramda eğitim gören gençler çeşitli zil, tütsü, deniz kabuğu ve aletleri kullanarak dört bir yöne dönerek töreni sürdürüyorlar. Tören bittikten sonra insanlar çıplak ayakları ile Ganj nehrine girip elini ve yüzünü yıkıyor.

Bazıları tören sırasında kullanılan halen tütmekte olan kutsal ateşin dumanına ellerini sürüyor ve son olarak ganj nehrine süt dökülerek tören tamamlanıyor. Sonra isteyen küçük yeşil yaprak kaplara yerleştirilen mum ve gül yapraklarını Ganj nehrine bırakıyor. Bunu yaparken bir dilek tutuyorsunuz ve kabınız suya düşmeden Ganj nehrinde yol alır ise dileğiniz yerine gelmiş sayılıyor. Ben mi ? tabii ki ben de kendim için bir mum yaktım. Öncesinde o kirli görünümüne rağmen Ganj nehrini girip ellerime nehrin suyunu alıp baıma bir miktar nehir suyu döktüm.

Tören gerçekten çok etkileyiciydi. Bir yerde okumuştum seramoniler önemli olmaya başlayacak diyordu bu töreni görene kadar ne demek istediğini anlamamıştım. Hintli, türk, alman, japon, ingiliz, italyan, ispanyol, fransız tüm ülkelerden gelen insanlar aynı müzik, aynı görüntü, aynı enerjinin içinde önceden planlama yapmadan herhangi bir kurgulama olmaksınız Aarti törenine katılıyorlar. Aynı anda farklı bir şey düşünmeksizin tören içinde var oluyorlar. Kimsenin önceden belirlenmiş bir rolü yok her şey doğaçlama gerekleşiyor sadece orada olmak ve hissetmek yeterli olabiliyor. Kavga, gürültü, manipülasyonun eseri hissedilmiyor.


Törenden sonra Varanasi’nin arka sokaklarında yürümeye başladım Gündüz görünümünden farklı olarak şehir sokaklarında panayır alanı haline gelmişti. Karnım da zillerin çaldığını hissedince Zafer Bozkaya’nın kitabına başvurarak canlı hint müziğinin olduğu Ganga Fuji restauranttına gittim. Restaurant sahibi her gelen müşteri ile ayrı ilgileniyordu. Birlikte arzunuza uygun yemekler seçiyorsunuz. Çok lezzetli güzel bir hint yemeği yedim hem de canlı hint müziği eşliğinde....

Akşam yemeğinden sonra otele döndüm saat 22:00 dı. Trene gitmek için daha 2 saatim vardı. Zafer bey’in tecübesine göre bu trenin rötar yapma ihtimali fazlaydı. Gece yarısı tren istasyonunda beklemek zorunda kalabilirdim. Ama benim başka çarem yoktu. Katlanmak zorundaydım. En son 23 yaşındayken inter-rail ile gerçekletirdiğim Avrupa gezim sırasında Floransada’daki tren istasyonunda beklemiştim.

Bavulumu topladım ve Agra ve Jaipur yazılarımın son düzeltmelerini yaptım. Birazdan Haridvar’a gitmek üzere tren istasyonuna doğru yola çıkacağım. Kısa da olsa Varanasi de olmak güzeldi. Trendeki hintli dostumun söylediği gibi Varanasi’yi az da olsa hissedebildim sanırım

Haridwar’da tekrar buluşmak üzere,

sevgiler

Varanasi’ye gidecekler için öneriler

1-Otelin dışında hiç bir rikşa ile anlaşma yapmayın.
2-Varanasi’de kalmak çin 2 gün yeterlidir. Ancak yoga yapmak isterseniz burada daha uzun kalıp aşramlardan yoga dersi alabilirsiniz.
3-Bizim ipekler daha güzel bunu bilesiniz. (umarım ayrımcılık yapmamışımdır)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder